İspanya Gezisi



Güneşli bir cumartesi sabahıydı. Annie, Pony tepesine benzeyen tepedeki evinin camlarını açtı. Derin bir nefes aldı ve bırakırken de "ohh!" dedi.

"Kızlar! Hadi kalkın artık. Tüm haftasonunu uyuyarak geçirmeyeceksiniz ya?" diyerek önce Candy 'nin odasına, sonra da Patty 'ninkine girdi.

"Günaydın, Candy!" dedi Annie.

"Günaydın, Annie, nasılsın?" diye yanıtladı onu Candy.

"Sağğol, iyiyim. Hadi ama, Patty! Amma da uyudunuz..."

"Tamam, tamam... Kalkıyorum", diye gözlüklerini taktı Patty. "Neden bu kadar acele ediyorsun ki? Bugün cumartesi."

"Ben de biliyorum bugünün cumartesi olduğunu. İşte sırf bu yüzden kalkın diye ısrar ediyorum. Bu sabah Archie telefon etti. Ah, kızlar, harika bir haberim var size! Archie dedi ki, haftaya cumartesi günü bir haftalığına İspanya 'ya tatil planı yapmışlar. Ve bizi de davet ediyorlar! Harika, değil mi?"

"Evet, kesinlikle öyle, diye onayladı Candy. Peki "onlar" derken kimi kastediyorsun?"

"Tabii ki Archie ve Stear 'ı. Ayrıca Stear Terry 'yi de davet etmek istiyormuş. Gerçi bunu söylerken Archie biraz sinirli gibiydi, ama galiba o da bunu istiyor. Böylece üç kız, üç erkek müthiş bir geziye gitmiş olacağız!"

"Ayy, harika olacak!" dedi Patty kendini tutamayarak. "Evet, sanırım haftaya gidebilmek için hepimizin iğten izin alması gerekli. Ben kütüphaneden izin alırım. Zaten patron da biraz değişiklik yapmam gerektiğini söylemişti geçen gün. Candy, sen de hastaneye haber verirsin, eh o kadar çalışıyorsun, birkaç gün yerine bakarlar herhalde."

"Tabii ki bakacaklar", diye atıldı Annie. "Candy sürekli çalışıyor. Onun da tatile ihtiyacı var tabii... Ben de pazartesi günü çalıştığım butiğin sahibine söyleyeceğim. Anlayışlı hanımdır, sorun çıkarmaz herhalde."

"E, oldu o zaman", dedi Candy. "Evet kızlar, haftaya İspanya 'yı feth etmeye gidiyoruz! Kimse bizi tutamaz!"

Hepsi kahkahalara boğuldu. Sonunda biraz sakinleşince mutfağa doğru yollandılar. Hepsinin içi kıpır kıpır olmuştu. Bir hafta boyunca özgürlüklerinin tadına varacaklardı.

Bilhassa Candy çok mutluydu. Terry 'nin de geleceğini duyduğunda çok heyecanlanmıştı. Çünkü onu görmeyeli çok uzun bir süre olmuştu. Daha iki yıl öncesine kadar Suzanna 'yla birlikteydi. Zavallı Suzanna, yatalak hâliyle yaşamaya çalışıyordu. Sonra bir gün Londra 'dan Dublin 'e gitmek için bindiği tren kaza yapınca , o da yaşamını yitirmişti.

Bu düğünce Candy 'yi huzursuz etti. Sonra, Patty kahvaltılıkları sofraya götürürken, aklına Stear geldi. İki yıl öncesine kadar onun da ölü olduğunu zannediyorlardı. Ancak o aniden, soğuk bir kasım gecesi geri dönmüştü. Söylediğine göre, uçağı düş;erken, o kurtulmayı başarmıştı. Uçak alçalmaya başladığı anda, Stear yeni icadını denemesi gerektiğini anlamıştı. Bu, kocaman pervanesi olan bir şapkaydı. Ayrıca hareketini sağlamak için de iki yandan tutacakları vardı. İşte Stear, bu aleti kullanarak kurtulmuştu.

Bu düşünce Candy 'yi kendine getirdi. Annie 'nin ona uzattığı fincanı alıp çay doldurdu. Hep birlikte güzel bir kahvaltı yaptılar.

Bütün hafta düşündükleri tek şey beraber geçirecekleri bu tatildi. Öyle ki bavulları Çarşamba akşamından beri hazırdı.

Cuma günü geldiğinde artık heyecanlarını saklayamaz hâle gelmişlerdi. Akşam üstü Archie telefon etti:

"Herşey hazır mı, Annie?" diye sordu Archie.

"Evet, elbette", dedi Annie. "Peki siz hazır mısınız?"

"Biz mi? Evet, öyle sanırım."

"Peki ya Terry? Ona da söylediniz öyle değil mi?"

"Evet" dedi Archie umursamaz bir şekilde. "Beyefendi bizimle gelmeyi seve seve kabul etti. Hattâ orada bir tanıdığı varmış, o da bizim gittiğimiz hafta bir balo düzenleyecekmiş. Biz de Bay Terence Grandchester 'ın misafirleri olarak gidebilirmişiz."

"Öyle mi? Ama bu harika! Sence de öyle değil mi, Archie?"

"Eh, evet. Yani umarım... her neyse. Yarın sabah saat 7:OO 'de sizi almaya geliriz. Sizin için de uygun mu?"

"Elbette! Ne kadar sabırsızlandığımızı tahmin bile edemezsin."

"Peki o zaman, yarın görüşürüz. Hoşçakal, Annie."

"Hoşçakal, Archie."



Annie ahizeyi yerine koyduktan hemen sonra kızlara yardıma gitti. Son hazırlıklarını da tamamladıktan sonra hepsi yatmaya gittiler.

Üçü de çok yorgundu. Ama bu seyahat onları çok heyecanlandırdığından hiçbirini uyku tutmuyordu. Sonunda her biri yavaş yavaş rüyalara daldı.

Ertesi sabah saat altıda ayaktaydılar. Herşeyleri hazır olmasına rağmen her dakika aldıkları eşyaları tekrar tekrar gözden geçiriyorlardı.

İki koca bavul doldurmuşlardı. Bunların yanında ayrıca her biri bir sırt çantası götürecekti. Patty bir an durdu, sonra kızararak sordu:

"Kızlar, sizce de biz bu işi biraz abartmadık mı? Yani iki bavul artı üç tane sırt çantası sizce de çok değil mi?"

"Ama bir hafta uzun bir süre be bizim tüm bunlara ihtiyacımız olacak" dedi Annie.

"Evet, ama... bilmem ki... yani, ya dalga geçerlerse?"

"Dalga mı? Bir şey olmaz, merak etme Patty. Eğer Archie dalga geçecek olursa, ona öyle bir dirsek atarım ki bir daha konuşmaya bile cesaret edemez!"

Hepsi kahkahalar attılar. Annie bu sözleri söyledikten sonra dil çıkardı.

Son zamanlarda Annie çok farklı davranmaktaydı. Öyle ki Patty Annie 'yle Candy 'nin rolleri değiştirdiğini düşünmeye başlamıştı. Her zaman şen şakrak olan, şakalar yapan Candy gitmiş, yerine sorumluluklarına çok düşkün bir genç kız gelmişti. Öte yandan Annie içine kapanık biri olmaktan çıkmış, sürekli espiriler yapan biri olup çıkmıştı.

Patty Candy 'deki değişikliğin sebebini az da olsa anlayabilirdi; ne de olsa erkenden okulu bırakııp hemşire olmuştu. Üstelik sevdiği kişiyi de başka bir kıza bırakmıştı. Ama artık o kız da yok, diye düşündü Patty. Belki de Terry 'yi yeniden görmek Candy 'ye iyi gelirdi.

Peki Annie 'deki değişikliğin sebebi neydi? Aslında böyle şakacı olmak ona çok yakışıyordu, yani kötü birşey değildi bu. Ama neden eski kişiliğini bırakmıştı? Acaba bunun nedeni Archie 'nin bir zamanlar Candy 'den hoşlanmış olması mıydı? Hem Annie kendi de söylememiş miydi; Archie Terry 'nin gelmesinden huzursuzdu. Acaba hâlâ Candy için hissettiklerinden kurtulamamış mıydı? "Herşeye rağmen Terry 'nin dönmesi iyi oldu", dedi Patty kendi kendine.

O anda dışarıdan korna sesi duyuldu.

"Geldiler!" diye coşkuyla bağırdı Annie.

Eşyalarını toplayıp dışarı çıktılar. Stear direksiyon başında oturmaktaydı. Onun yanında da Archie vardı. Arka koltukta Terry uzanmaktaydı.

Archie arabadan dışarı atladı ve kızlara doğru gitti:

"Günaydın kızlar!"

"Günaydın, Archie!" dediler hep bir ağızdan.

"Hazır mısınız?"

"Evet hazırız", dedi Annie.

Bu sırada Stear de arabadan indi.

"Günaydınlar" dedi Stear neşeyle. "Bakıyorum bu gezi size pek bir memnun ediyor. Bilseydim daha önce akıl ederdim böyle birşeyi." Stear Patty'nin çekmekte olduğu bavulu bir hamlede havaya kaldırdı ve arabanın tepesine yerleştirdi. Sonra da Candy'nin elindeki bavulu alıp diğerinin yanına koydu. Birşey fark etmiş oan Patty kızararak sordu:

"Stear, siz sadece bir bavul mu aldınız?"

"Pek sayılmaz. Aslına bakarsan bizim eşyalarımız kalacağımız iki evde de mevcut. Eskiden çok sık giderdik oralara... Bu gördüğün bavul Terry'ninki."

"Hmm, anladım" dedi Patty.

Sonunda hepsi arabaya bindi. Yol boyu şoförlüklerini yapacak olan Stear neşeyle bağırdı:

"Evet arkadaşlar, işte İspanya gezimiz şu andan itibaren başlamıştır!"

Yolculuklarının ilk kısmı on saatlik bir yoldan oluşuyordu. Arada kısa süreli ihtiyaç molaları vererek yollarına devam edeceklerdi.

İlk bir saat hayli sessiz geçti. Arada Annie bir konu açıyor, biraz konuşulup tekrar susuluyordu. Bir süre daha bu sessizlik sürdü. Sonunda Stear dayanamadı ve:

"Ee, hiç çıtınız çıkmıyor. Bütün yol boyu böyle yaparsanız sonunda ben de direksiyon başında uyuyakalırım! Kaza geçirmekten hiç korkmuyorsunuz anlaşılan!" dedi.

"Stear haklı", diye atıldı Annie. "Hele Candy ve Terry, hiç sesiniz soluğunuz çıkmıyor. Siz ki çok konuşkandınız, birbirinizle sürekli şakalaşırdınız, niye hiç konuşmuyorsunuz? Bunca yıldan sonra ilk defa görüsüyorsunuz ve birbirinizin yüzüne bile doğru düzgün bakmıyorsunuz..."

"Sana öyle geliyor Annie", dedi Candy. "Hem merak etme, bir hafta boyunca beraber olacağız, yani tartışmaya bol bol vaktimiz olacak."

"Aynı fikirdeyim", dedi Terry. "Hem şimdi sabah sabah neden kendimi Çilli Tarzan'la söz dalaşına dalmaya zorlayayım ki? Nasıl olsa daha çok vaktimiz var. Hem ben öncelikle onun ağaca tırmandığını görmek istiyorum. Bakalım formdan düşmüş mü?" dedi Terry ve bir kahkaha attı. Annie de buna çok güldü. Candy'yse sadece kısa bir süre gülümsedi. Bunu gören Terry bir hayli şaşırdı. 'Eskiden olsa bu sözlerime sinirlenmiş, kaşlarş çatık bir şekilde bana bağırmaya başlamıştı bile. Şimdiyse sadece hafif bir gülümsemeyle karşılık verdi sözlerime. Acaba Candy'yle görüşmeyeli Candy gerçek bir hanımefendi gibi davranmayı amaç mı edindi ? Ya da eskiyi unutmak için mi böyle davranıyor ?' diye derin düşüncelere daldı Terry.

İki saat kadar daha yollarına devam ettiler. Sonunda mola verdiler. Birkaç dakika sonra da tekrar yola koyuldular. Bu defa Annie sıkılmak istemediğini belirterek şarkı söylemeye başladı, ve diğerlerini de buna mecbur etti. Yol boyu şarkılar söylediler.

Akşamüstü saat beşi çeyrek geçe ilk duraklarına vardılar. Hepsi yol yorgunuydu : kendilerini hemen eve attılar. Koca evde tek bir hizmetçi vardı. Onlara kapıyı açan da oydu. Hizmetçi onları içeri buyur etmiş ve onlara sıcak birer çay koymaya yollanmıştı. Annie ile Patty yan yana salondaki bir kanepeye oturdular. Stear bavulları içeri taşımakla meşguldü. Candy salonun penceresinden evin bahçesinin muhtesem manzarasını seyretmekteydi.

"Ne o? Üstüne tırmanabileceğin bir ağaç mı arıyorsun yoksa, Çilli Tarzan?" Terry'nin sesi Candy'yi daldığı düşüncelerden sıyırdı.

"E-efendim?" dedi Candy. Terry'nin ne dediğini tam anlayamamıştı.

"'Tırmanmalıklar'a bakarken gözün dünyayı görmüyor anlaşılan", diye dedigğni tekrar etti Terry.

"'Tırmanmalık' mı?" dedi Candy şaşkın şaşkın. Sonra Terry'nin ağaçlari göstermesiyle neden bahsetmek istediğini anladı. "Hayır... ben sadece manzaranın ne kadar güzel olduğunu düşünüyordum, hepsi bu..."

'Anlamıyorum. Anlayamıyorum.' Diye için için bağırdı Terry. 'Candy'deki bu farklılık nedir? Benim yüzümden mi böyle suskun? Yoksa onunla görüşmediğimiz bunca zaman içinde bu kadar mı değişti? Nasıl olabilir ki? Eski Candy o kadar neşeliydi ki ona takılmadan edemezdim. Şimdikineyse şaka yapmaya bile korkar oldum, çünkü ne zaman onu kızdırmaya çalışsam yüzünü acı bir gülüş kaplıyor. Ahh, Candy... suçlu bensem affet beni...'

Archie Terry'nin yüzündeki ifadeden birşeylerin kötü gittiğini anladı. Zaten bir süredir Candy'de farklı birşeyler fark etmişti. Ama bu durumun geçici olduğunu düşünüyordu. Oysa Candy Terry'yi gördüğünde bile eskiden yapacağı gibi 'Terry' diye bağırıp boynuna sarılmamıştı. Archie Candy'yi süzmeye başladı. Sanki böyle yaparsa ne sakladığını görebilecekti. Annie Archie'nin Candy'ye bakmakta olduğunu fark etti. İçinin cız ettiğinin farkındaydı. 'Hâlâ Candy'yi seviyor. Candy'nin karakteri değişmiş olsa bile hâlâ onunla ilgileniyor...' diye düşündü Annie.

DEVAM EDECEK...



*****


Bu hikâye hakkındaki düşüncelerinizi Çağıl'a yazın.

SocialTwist Tell-a-Friend